Sorumluluk verme konusu biz annelerin sonradan öğrendiği daha doğrusu eksikliğinde keşfettiği bir konu bence.
Anne olarak herşeyiyle bize muhtaç bir sekilde dünyaya gelen, gece gündüz altını değiştirdiğimiz, süt emzirdiğimiz, heryere taşıdığımız yavrumuzun büyüdüğünü ve bazı şeyleri kendisinin yapabileceğini farketmememiz doğal aslında. Ne de olsa annelik içgüdüsü denen şey bize yavrumuz için en iyi şeyi yaptırtıyor, ancak bu arada unutuyoruz ki o minik yavru bazı şeyleri kendisinin yapabiliyor olduğunu görmekten mutluluk duyuyor aslında…
İlk kelebeğimde ayakkabı çıkarmak, çatal/kaşık kullanmak gibi küçük sorumluluklara 11 aylıktan itibaren giriştiysem de nedense ondan daha fazlasını beklemek aklıma gelmedi. Oysa kesinlikle yetisi ve isteği vardı. Üstelik biz ‘ayy yere düştü, hemen kaldırayım’ diyen bir aile de değiliz, tam tersine ‘ Hadi bakalım, sen kalkabilirsin’ diyen bir aileyiz (bir yerini incittiği durumlar hariç), ama buna rağmen sorumluluk belki de biz annelerin ‘vermeyi öğrenmesi’ gereken bir durumdur..
Bu yıl 3.5 yaşındaki kızım çok istekli görev edinmeye. Kreşte de bu tip konuları işlediklerinden olsa gerek, sürekli bir görev dağılımı var kafasında 🙂 Ben de bundan istifade vazifeler verdim ona. Şimdi sabah kahvaltılarında:
- (Benim raftan indirdiğim) Tabakları masaya dizmek
- (Herkese göre) Çatal, bıçak, kaşık koymak
- Pekmez ve balı çıkarmak
- Kendi suyunu doldurmak
- (O gün muzlu süt yapılıyorsa) Muzları küçük parçalara bölüp sütle miksere
hep büyük kızımın görevi. Bu arada çatal, kaşık, bıçak çıkarmak bizim evde bayağı matematik istiyor aslında: Ben küçük çatal, bıçak seviyorum, eşim büyüklerinden, büyük kelebeğim kendi çatal, bıçak, kaşıklarını , küçüğüm ise çay kaşığı ile küçük çatal bekliyor. Nasıl oluyorsa büyük kelebeğim bunların hepsini aklında tutuyor ve hergün aynı rituel tekrarlanıyor.
Geçenlerde tek tek saydı:”Annecim senin görevin salatalık ve domates, benimkisi – yukarıda saydıklarım-, babanın ki çay ve yumurta, değil mi? Peki kardeşimin görevi ne? Yemek mi?” Hi hiii. İçimden güldüm tabii ama sonra hemen birşeyler buldum söyleyecek. Ne mi söyledim?
Küçük kelebeğim 15 aylıktan beri kendi bezini çöpe kendi atıyor. Her bezini değiştirdikten sonra, (kaka yoksa) onun eline veriyorum bezi, mutfaga kadar kendi taşıyor, çöpün kapağını bastırarak açıyor ve içine bezini atıyor. Aynı olayı kirlilerini kirli sepetine atmak için de kullanıyoruz. O kadar hoşuna gidiyor ki, birşey yapıyor olduğunun sevinci onun da yüzünden okunuyor doğrusu. Tabii “bu arada eli kirlenmiyor mu?” diyenleriniz için, banyoda el yıkamayı da çok seviyor kerata. Sanırım suyla oynamayı seviyor zaten, o nedenle bu problemi de çözdük kendimizce..
İşte büyük kızımın kafasında küçük kelebeğimin görevi de bu: kendi bezlerini ve kirlilerini atmak, bir de yemek yemek 🙂
Bu arada oyuncaklarını toplamayı özendirmeye çalışıyoruz elimizden geldiğince. Her akşam olmasa bile çoğu akşamlar toplayıp yatıyoruz. Büyük kelebeğim elbiselerini ya da ayakkabılarını çıkartma konusunda artık yardım istemiyor. Giyerken, özellikle kulotlu çoraplar zorlasa da çoğunlukla kendi hallediyor..
Bunun yanında bir de büyük kelebeğime küçük kelebeğin elinden tutması, yanında olmasıyla ilgili sorumluluklar vermey çalışıyoruz. Nitekim tatilde bu yönde biraz yol kattettiğimizi düşünüyorum. Üstelik de büyük kızım bu sayede kendini biraz daha otorite gördüğü için daha fazla özen gösteriyor ona bıraktığımızda sorumluluğu…
Küçük kelebeğime gelince.. Onun ayakkabılara ve terliklere özel bir ilgisi var! Inanır mısınız, ayağınızdaki terliği çıkartsanız da ayağınızın yanında olsa, siz o terliği tekrar giyene kadar içi rahat etmiyor!! Sabahları ben yataktan kalkarken gidip terliğimi bulup getiriyor desem inanın mubalağa etmem! Yaz terliğini çok sevdiği için ev terliğine çevirdik ve o ayağında olmazsa olmuyor.Geçenlerde bir spor mağazasında mor renk bir ayakkabı beğendi. Yere oturdu, kendi ayakkabılarını çıkardı (evet sahiden ayakkabı çıkarma konusunda da iyiyiz!), morları giymeye çalıştı. Tabii henüz ayakkabı giyecek kadar iyi olmadı motor becerilerimiz. Dolayısıyla anne yardım etti, ama özellikle iki ayakkabıyı birbirine bağlayan ipi çözmedim. Bu şekilde yürümeye çalıştı, mor rengi pek bir beğendiği için hemen bırakmadı ama baktı ki düzgün adım atamıyor, oturdu yine yere ve çıkardı morları. Sonra da benim elime kendi ayakkabılarını tutuşturdu. Anlayacağınız, kızlarımın ayakkabı merakı (sorumluluk dahilinde olsa da olmasa da) kendiliğinden başladı 🙂
Daha sorumluluk konusunda yiyecek çok ekmeğimiz var ama en azından iyi bir yolda olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü farkediyorum ki kızımda görev ve sorumluluk bilinci oturdukça, hayatın paylaşılan birşey olduğu ve herkesin kendine düşeni yapması gerektiği mesajını da vermiş oluyorum. Güzel olan tarafı da şu ki: yeni görevler verdikçe, birşeyleri yerine getirmenin, katkıda bulunmanın verdiği keyifle üstleniyor büyük kelebeğim.. Tabii bu arada biz annelere düşen, o görevin alışkanlık haline gelmesi için bol bol tekrar etmek ve onların görevlerini sahiden yerine getirebilmeleri için gerekli özgürlük alanını bırakmak..
Dip Not: Tatilden bu yana doğru düzgün resimlerini çekmemişim kelebeklerimin. Ne yapalım bu yazıda da tatilden resimler olsun 🙂
Kocaman sevgiler…