Bu yazimda sadece olan biteni paylasmak istedim sizinle. Ne urun yorumu var, ne aktivite, ne de cocuk gelisimi uzerine deneyimler.. Hayatimin bir parcasi olduguna gore artik bu blog, hayatimdan da kesitler vermek istedim..
Kizimin dogumgunu (haftasi) 20 Subat cumartesi basladi ve 27 Subat Cumartesi aksamina kadar surdu 🙂 Istedik ki muhtemelen ilk iki dogumgununden hafizasinda pek de birsey kalmamistir kucuk oldugu icin. Ama simdi butun derdini anlatan, tercihler arasinda secim yapabilen, neyi sevip neyi sevmedigini bilen (sadece oy verme yetisi olmayan 🙂 ) kucuk bir birey olduguna gore hafizasinda guzel yerlere oturtabilecegi bir dogumgunu olsun ucuncu yasini doldurdugu yil.
Ilk cumartesi dedesi aldi kizimi, kizimin gunlerdir sayikladigi “pink bicycle” almaya goturdu. Ah, bu pembe bisiklet ruyalarina giriyordu yavrumun gunlerdir. Once uzaktan bakti, sonra onundeki cantasiyle ilgilendi, tam biz “bak, istemiyorsan onemli degil, almak zorunda degiliz, baska kiz cocuklarinin olsun o zaman bu bisiklet” diyorduk ki tahmin ettiginiz uzere bisikletin degeri artti ve kelebek hemen uzerinde belirdi 🙂 Sonrasi malum: torununa ilk bisikletini almis mutlu bir dede ve kendini uzaya goturecek araca kavusmus bir torun (bir de olayin taniklari agzi kulaklarinda anne, baba, kardes).
Sonra sali aksam buyuk anneanne, teyze ve anneanne ile kutladik dogumgununu. Bu sefer de onlarin bir surprizi vardi kelebegime. Dogrusu benim icimdeki cocugu uyandirip, tekrar oyuna cagiran bir surpriz. Hatta buyuk kelebegim kresteyken, kucuk kelebegimle burada oynuyoruz su siralar..
Carsamba gunu, kreste kutladik dogumgunu. Kresteki sinifinda en kucuk oldugu icin simdiye kadar butun arkadaslarinin dogumgunlerinde bulunmus kizim, sonunda siranin kendisine gelmis olmasindan memnun, biraz utangac, biraz da ‘caktirmadan’ dogumgunu cocugu edalarinda 🙂
Bu arada kizimin hayatinda yedigi ilk yas pasta da kresteki dogumgununde yedigi prensesli yas pasta olarak gecti tarihe.. Biz kizimi cikolata, seker, dondurma, kek, vb bircok sekerli urunden koruyabildik bu yasina kadar. Bu arada kendisi – ne kacirdigini bilmedigi icin – durumdan hic de sikayetci degil 🙂
Persembe ve cuma, kizim “anne bugun senin dogumgunun”, “baba bugun senin dogumgunun” oyunlariyla yine evimizi estirdi “Happy Birthday” ve “Mutlu Yillar Sana” sarkilariyla. Pasta degilse bile kuru incir ve kuru kayisiyla bize partiler yapti kendince 🙂
Cumartesi gunu (27 Subat) ve artik dogumgunu haftamizin (!) son gununde sagolsun ailemiz, sevdiklerimiz, dostlarimiz, arkadaslarimiz onurlandirdi bizi ve bir kere daha uzun ve guzel bir omur diledik kelebegime hep birlikte. ‘Mutluluklar paylasilinca cogalir‘ sozu oyle gercek ki insan paylastikca, kendi sevincini sevdiklerinin sevinci olarak gorunce ve onlarin dunyasina da azicik olsun renk getirince anliyor mutlulugun tadini. (Ara not: Bunun eksikligini yeni ulkelere gidislerde cok cekmistim. Cok guzel yerler goruyorsunuz, guzel yemekler yiyorsunuz, ama “ne kadar guzel, degil mi?” diyecek, o guzellikleri paylasacak kimseniz olmuyor. O zaman guzelliklerin tadi da olmuyor.)
Iste boyle dostlar.. Sanirim biraz abarttik bu sefer. Ama dusunduk ki, zamanimiz ve enerjimiz varken, kizimiz 2 yas sendromunun sonuna varirken, tuvalet egitimini basariyla surdururken, kardesinin gelisini guzel karsilamisken, ustelik son 6 ayda yeni bir ulkeye/dile uyum saglamisken neden abartmayalim, bir haftaligina da olsa simartmayalim..
Son olarak, tekrar cooook tesekkur ederim buradan, gelip de kizimin dogumgununu hatirlanir yapan dostlarimiza, akrabalarimiza. Kizima yuzunde bir gulumseme ile anacagi bir dogumgunu birakmamiza yardimci oldugunuz icin, hediyelerinizle simarttiginiz icin, ama en onemlisi varliginiz, guleryuzunuz icin..
Kocaman sevgiler…