Not : Bu yazi LittleRose2015 kod adli Konuk Yazar tarafindan yazilmistir.
Şimdi nasıl bir imtihan olabilir ki bu diye düşünüyor olabilirsiniz. Aslında zor bir imtihan. Hem de çok zor. Anne olmadan önce emzirmenin bu kadar zor olabileceği aklımın ucuna bile gelmezdi. Bazı anneler için zor da değil aslında. Bazıları için ise emzirmeye alışmak çok sancılı bir süreç. Benim hikayem Nisan 2015’de başlıyor. Güzel kızım, canımın içi, birtanemin doğumuyla….
Kızımın doğumundan önce herşeyimiz hazırdı. İlk evlat heyecanı ile internette herşeyi araştırıp gerekli herşeyi almıştım. Tek eksiğimiz kızımdı. Çok güzel bir bahar sabahı hastaneye çok mutlu ve bir o kadar heyecan içinde gittik. Tabiki bizi bekleyen önümüzdeki 10 kara günden habersizdik. Kızım doğdu ama diğer anneler gibi kucağıma alma sevincini yaşayamadım. Küveze alınmıştı.
Önce önemli bir şey yok dendi. Islak akciğer, çoğu sezeryanda olan bir sorun ama gel zaman git zaman bebeğim bir türlü kollarıma verilmiyordu. Sonrasında ise ciğerlerinde enfeksiyon olduğu söylendi. Çok fazla ayrıntı verilmiyordu. Ben ise içimde, kalbimde ve kollarımdaki boşlukla gece gündüz ağlıyordum. Dua ederken arada bir iki saat uyuduğum oluyordu. Sezeryan ağrılarımı bile unutmuştum.
Bu arada ikinci gün doktorumun yönlendirmesiyle hastanedeki pompa ile süt sağmaya başladım. Bir iki damla colostrum (besleyici değeri çok yüksek olan ilk süt) ancak geliyordu. Bebeğimi emzirebilsem belki çoğalacaktı ama pompa bebek gibi davranamıyordu (sonraki deneyimlerimde bunun gerçekten doğru olduğunu bir kez daha anlayacaktım). Bebeğim yoğun bakımdayken onu emziremiyordum ve sağdığım süt de yetmediği için hayatta vermem dediğim mamalar bebeğime veriliyordu. Sonrasında yapmam dediğim her şeyi yaptığım için artık “kesinlikle yapmam” cümlesini hayatımdan çıkaracaktım.
Küçücük bedenin de hortumlar, iğneler, antibiyotikler, röntgenler. Hepsi benim kalbimi acıtıyor, her gördüğümde hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. İkinci gece çok yorgun uyusun biraz diye hemşireler ailemi yönlendirmişti. Ancak bana iyilik yerine kötülük yapmışlardı. Üçüncü günü sabah göğüslerimde büyük bir sancı ile uyanmıştım. Emziremediğim için göğüslerim süt ile dolmuş taşmış, kanallar tıkanmıştı. Sağmak değil dokunamıyordum bile. O gün hemşirelerin yardımı ile çok acı verici bir şekilde elle sağmaya çalıştık. Normal doğum yapsaydım herhalde bu kadar acı çekerdim diye düşündüm içimden. Eşim benim bağırmalarıma dayanamayıp odadan çıkmıştı. Sıcak havlu, sıcak duş biraz olsun işe yaramıştı. O gün tamamen bozulan psikolojimi düzeltmek ve hastane ortamında uzaklaşmak için ağlaya ağlaya bebeğimi hastanede bırakıp eve dönmek zorunda kalmıştım.
Hastaneden çıkarken göğüslerde sütü boşaltmamanın iltihaba, apseye hatta cerrahi boyutlara varacak sorunlara yol açabileceğini söylemişlerdi. Daha önceden de doğum yapan arkadaşım ve kuzenimden mastit (halk arasında süt sıtması olarak da bilinir) hakkında hikâyeler duymuştum. Korkumdan evde düzenli bir şekilde süt sağmaya ve iyi beslenmeye (hatta gereğinden fazla iyi beslenmeye) başladım.
Günde iki kez hastaneye gidiyor, kızımı görüyor ve gece gündüz sağdığım tüm sütleri teslim ediyordum. Herkesin yatarak geçirdiği ilk günleri ben koşarak ayakta geçiriyordum. Bu arada bebeğim iyi ise ve karnı aç ise arada kucağıma veriyorlardı. Burnunda hortumlarlada olsa birazcık emmesini teşvik ediyorlardı. Allaha şükür bebeğim emiyordu, hem de çok seviyordu emmeyi. Mamayı da yiyordu ama benim sütümü çok seviyordu.
Hemşireler sütümün ona yetmediğini sadece bir öğünde tüm gün sağdıklarımı bitirdiğini söylemişlerdi. Aylar sonra anlayacaktım aslında sütüm yeterliydi, sadece bebek memeden emmediği için (hortumla veya şırınga ile ağzına besleniyordu) ve tabiki yorulmadığı için daha çok istiyordu.
Ben ise sütüm yetmiyor diye, süt arttırıcı çaylar, hoşaflar, közlenmiş biberler, soğanlar, tahinler, pekmezler ne denirse yiyordum. Tabi bu arada günde 4 litreye yakın da su içiyordum. Sütüm bir hafta içinde inanılmaz artmıştı. Ben bunu yiyeceğe bağlamıştım. Ancak, bence yiyecek sadece küçük bir rol oynuyor. Kızımı ne zaman hastanede emzirsem sütümün arttığını farketmiştim. Sonradan okuduğum kaynaklarda bunu destekliyordu. Sütü arttıran en önemli şey emzirmekti. Bol bol emzirmek.
O zamanlar sütüm bollaştı diye herkes mutlu herkes maşallah çekiyor herkes aman nazar değmesin kimseye söylemeyin diyordu. Sonraki aylarda internetten fazla sütü vereceğim bebek arayacağımı ve süt annelik yapmak isteyeceğimi kim bilebilirdi ki.
Sonunda kızım iyileşti. 9 gün sonra mutluluk gözyaşları ile eve getirdik. Artık sağmaya ihtiyacım yok kızım yanımda istediğim gibi emziririm diye düşünüyordum. Fakat yanılıyordum. 10 gün içerisinde çok fazla sağmış ve çok fazla süt üretimi gerekli diye vücuduma sinyaller göndermiştim. Bebeğim kendine yetecek kadar emip yorulup uyuyordu. Ben ise ikizlere hatta üçüzlere yetecek kadar süt ile kalakalmıştım. Tabii ki korkumdan sürekli sağmaya devam ettim. Sağdıkça artıyor, arttıkça sağıyordum. Bir ayın sonunda koca bir buzluk dolusu sütümüz olmuştu.
Bu arada bebeğim çok gazı olan bir bebekti. Evdekiler, bebek ağladıkça bebek doymuyor diyorlardı. Nasıl doymuyordu? Buzdolabında sütten yer kalmamıştı. Karşı çıktım herkese “bebeğim doyuyor”. Bu sefer de “sütün fazla ama doyurmuyor mu?” demeye başladılar. Ancak bir ayın sonunda bebeğim sadece anne sütü içerek 1 kg alınca kimse bir şey demez olmuştu.
İlk ay boyunca iki saatte bir emzirmek, emzirmediğim zamanlarda fazla sütü boşaltmak beni inanılmaz yormuş ve göğüslerimde çatlaklar, yaralar oluşmuştu. Bir sürü krem denedim. Lansinoh, mustella, adını hatırlamadığım bir sürü krem, hatta sarı kantaron otu yağı. Hiç biri fayda etmiyordu. Hem emziriyor, hem ağlıyordum. Emzirmeyi bırak, sağ biberonla ver diyen aileme karşı çıktım. Acısa da emzirmeyi bırakmayacaktım. Tek çarenin zaman olduğunu sonradan öğrendim.
—- Yazinin ikinci kismi ileriki gunlerde yayinlanacaktir—-
Emziren anne resmi kaynakca: http://www.telegraph.co.uk/news/health/news/11363965/Mothers-banned-from-breastfeeding-at-breastfeeding-conference.html
Pingback: Mastit – Bir Annenin Sut ile Imtihani – 2 | her zaman anne·