Dun vaktim olsaydi kisa bir yazi yazacaktim. Babaanneyi ziyarete gittigimizden, farkli tecrubelerle sizlerle bulusacagimdan, binlerce kilometreler uzakta da olsak sizinle burada konusmaya devam edecegimizden bahsedecektim. Valizlerimiz saatler oncesinden hazirdi, evdeki yemekler bitmis ve buzdolabi neredeyse bosaltilmisti, ucakta yeneceklere kadar hersey hazirdi. Esimle kendi kendimize ovunup, iki cocuklu olarak bu kadar organize olmus olmamiza sasiriyorduk 🙂
Ucagimiz sabaha karsi kalktigindan dede bizim evde kaldi ki sabah bizi havaalanina goturebilsin. Gece saat 9’da bile evde huzur vardi ve dirlik duzen yerindeydi..
Sonra saat 11:30 gibi kucuk kizim aglamaya basladi. Ben yine tipik gece yarisi sut cagrisi diye dusundum ama yanina gittigimde farki anlamam uzun surmedi. Atesi vardi ve sanki kilometrelerce kosmus gibi nefes aliyordu! Esimi cagirdim, hemen ates dusurucu verdik ama nefes alisindaki bogukluk icin ne yapmali bilemedik.. Ates dusurucunun ve sutun etkisiyle sakinlesip yine uyudu yavrucak, ben de solugu annemle telefonda aldim.
Anneannenin cocuk doktoru olmasinin boyle iyi yanlari olabiliyor, her dertte bir telefon uzakta. Anlattiklarimdan annem kizimin akut larenjit oldugunu tahmin ettigini, larenjitin bir girtlak iltihaplanmasi oldugunu, yetiskinlerin bogaz sisligine bir sekilde katlandigini ama bebeklerde nefes alma zorlugu yasandigini soyledi ve ates de oldugu icin daha tehlikeli hale geldigini soyledi. Annem bize yakin bir nobetci eczaneyi aradi, bizim icin onerdigi ilaclari yazdirdi, biz de dusunduk ki zaten iki bucuk-uc saat sonra yola cikiyoruz, havaalanina giderken yoldan aliriz. Biraz da kizimin sakinlesmis olmasi bize boyle gecikmeli bir cozum olabilecegi hissini verdi ama yanilmistik!
Kizimin huzursuzlugu gece saat 1 ile 2:15 arasi artti, surekli kucak ve sut istedi. Bu arada hiriltili nefes alisi devam etti ve maalesef atesi yine yukseldi. Saat 2:15’te boyle bir sorumlulugu tek basimiza alamayacagimizi, (Allah korusun) kizimin basina birsey gelse omur boyu bunun sizisini cekecegimizi dusunerek esime kizimi acile goturmeyi onerdim. Bu noktada hala ucaga yetisebilecegimizi dusunuyorduk, hastane yakinimizdaydi ve dede ile ben kucuk kizimi (uzerinde sadece bir atlet ve soguktan korusun diye pamuklu bir battaniye ile) acile gotururken, esim valizleri arabaya yukleyecekti – kendimizce zamandan kazanacaktik.
Boylece yakin bir hastaneye gidildi, orada cocuk acili olmadigi icin baska bir hastaneye gidildi. Burada kizimi goren doktor (annemle ayni seyleri soyledi), evet kizim larenjit olmustu. Atesi de (daha 2.5 saat once ates dusurucu vermis olmamiza ragmen) 39.5 idi, cok zor nefes aliyordu ve oksurmeye calistikca nefesi kesiliyordu! Bu durumda:
- Once atesini dusurmek icin ates dusurucu fitil koyuldu (cunku agizdan kusuyordu maalesef)
- Sonra girtlaktaki odemi azaltmak icin steroid iceren bir kapsul verildi agizdan
- Son olarak da yarim saat kadar ‘nebuliser’ (nebuluzator de deniyor) cihaziyla soguk buhar tedavisi yapildi.
Yarim saatten sonra kizimin atesi 38.1’e dusmustu. Nefesindeki hirilti gecmemis olsa da sakinlesmis ve daha derin bir uyukuya dalabilmisti.
Ancak doktor, ucaklardaki basincin kizima iyi gelmeyecegini, havalanindaki klimanin onu kotu etkileyecegini ve duzgun istirahat edemeyeceginden durumunun kotulesecegini soyledi. Bir de uzerine “Kizinizi hayati bir riske sokuyor olabilirsiniz, ben soyleyeyim de siz dusunun” dedi. Boyle bir cumlenin uzerine nasil giderdik! Esimi aradim, biletimizi gelecek haftaya erteledik ve saat 5:00 gibi tekrar uykuya yattik ailecek (taa ki buyuk kizim hicbirseyden habersiz beni saat 5:45’te uyandirip “anne ucaga ne zaman biniyoruz?” diye sorana kadar 🙂 )
Iste boyle dostlar… Annelik (ve tabii babalik) biraz da kriz anlarini nasil yonetecegini ogretiyor insana. Donup bakinca ne mi ogrendik dun aksamdan:
- Bu sekilde hizli gelisen (akut) hastaliklarin varligini ogrendik.
- Hicbir rahatsizligin tedavisinin ertelenmemesi gerektigini ogrendik. Gece yarisi annemin dedigi ilaclari alsaydik (“nasilsa iki bucuk-uc saat sonra yola cikiyoruz, o zaman yolda alir, veririz” diye ertelemeseydik) kizimi cok daha onceden rahatlatabilirdik belki!
- Larenjit hastaliginin ozellikle bebekler icin cok tehlikeli oldugunu ve girtlaktaki bir odemin cabuk tedavi edilmedigi takdirde daha buyuk sorunlara yol acabilecegini ve hayati tehlike yaratabilecegini ogrendik.
- Bu tip hastalik donemlerinde akrabalara yakin olmanin ne kadar yararli oldugunu da ogrendik aslinda (zaten ikinci kizim dogduktan sonra Turkiye’ye tasinmamizin sebebi de bu degil miydi? – dogru karar verdigimizi anladik bir kez daha)
- Bir de tabii ‘herseye hazirlikli olmak’ diye birsey olmadigini ogrendik. Ne kadar hazir olursak olalim, elimizde olmayan durumlar oluyor. Muhim olan bu durumlari zarar gormeden atlatabilmek ( takim olarak – aile olarak)…
Yogun bir gecenin ardindan bugun kizim daha iyi cok sukur. Atesi 37’lerde geziyor (buna da sukur), hiriltilari azaldi, sesinin kisikligi devam ediyor ama dun geceye gore cok daha iyi. Kendini iyi hissettigi (uyku sonrasi) zamanlarda yine gulucukler saciyor ama enerjisi cabuk tukeniyor, niye boyle gucsuz hissettigini anlamaz halde aglamaya basliyor ve yine kucak&sut istiyor. Olsun, yeter ki o iyi olsun, benim sutum ona feda olsun..
Dilerim kimsenin yavrusunun basina gelmez, ama olur da gelirse diye yazmak istedim..
Kocaman sevgiler, saglikli gunler…