Gecenlerde kıskançlık üzerine yazmıştım uzun uzun.
- Önce doğum sırasında neler olabileceğini (Kardes Kiskancligi uzerine notlar : Yeni Bebek)
- Sonra oyuncak kavgalarını nasıl önleyebileceğimiz üzerine örnekleri (Gelisim – Kardes Kiskancligi uzerine notlar : Oyuncak Kavgalari)
- Ve en sonunda da kıskançlığın aslında temelinde ilgi ve adalet arayışı olduğunu ve eğer ilgiyi ve sevgiyi doğru zamanda büyük çocuğumuza verebilirsek ve iki çocuğumuza da adaletli olduğumuzu davranışlarımızla gösterebilirsek içlerindeki ‘ilgi ve adalet arayışı’nın kıskançlık duygusuna dönüşmesini engelleyebileceğimizden bahsetmiştik (Gelisim – Kardes Kiskancligi uzerine notlar : Ilgi ve Adalet Arayisi)
Bu yazıda da kardeş olmanın faydalarını özellikle büyük çocuğumuza neler yaparak anlatabiliriz, onun işin eğlenceli kısmını görmesinş sağyalabiliriz bundan bahsetmek istiyorum.
İlk gözağrımızın yaşına göre öncelikleri ve yapmayı sevdikleri farklı tabii ki bebeğimizinkine göre, ama bu öncelikleri ve sevdiklerini gözlemleyip anlamak çok önemli bence, çünkü bunlar çocuklarımızın arasındaki bağı kurmakta en faydalı ipuçları olabilir.
Örneğin, büyük kızım benim çok hareketlidir. Yaramaz değil, orayı burayı kırmaz, kuralları nedenleriyle açıklayınca -aklına yatarsa- uyar, ama en çok sevdiği aktivitelerden birkaçı dans etmek, koşmak ve özellikle ayakların işlediği hareketler yapmak. Hatta bu sıralar, yaz okulunda ona gösterilen ısınma hareketlerinin hepsini biz hep birlikte evde de yapar olduk. Durum böyle olunca, ben de akşamları açıyorum hareketli çocuk şarkılarını, iki kızım, ben ve ikna edebilirsek baba, hep birlikte dans etmeye başlıyoruz salonda. Bu aktiviteyi siddetle tavsiye ederim. Neden mi?
- Müzikle birlikte ikisi de kendi yetisine göre dans etmeye başlıyor, böylece ortak bir aktivite yapmış oluyoruz, üstelik de müzik kulağımızı çalıştırırken..
- İki kızımın da dikkati benim ya da birbirlerinin üzerinde oluyor, kimseyi takip etmek zorunda kalmıyorum 🙂
- Özellikle el ele tutuşup dönerek dans edince, ikisinin de dahil olduğu bir oyun haline geliyor ki böylece yavaş yavaş birlikte daha çok eğlenildiği algısının temelleri atılıyor.
Diğer bir aktivite ise -tahmin edeceğiniz üzere- yakalamaca. Küçük kızımın yürüyemediği zamanlarda, ben onu kucağıma alıp, büyük kelebeğin peşinden koşardık. İkisinin de gülücükleri havada uçuşurdu. Şu sıralar ise, büyük kelebeğim çok eğleniyor kardeşi peşinden koşup yakalayamadığı için 🙂
Yakınlarda başladığımızı bir başka aktivite de çay içme. Tabii ki gerçekten değil 🙂 Oyunu büyük kızım kuruyor ve çok da keyif alıyor. Küçük masalarına özenle yerleştiriyor küçük bardak altlıklarını ve bardakları, tabakları ve bizi çağırıyor. Biz de gidip, çayımızdan içip, kekimizden yiyormuş gibi yapıyoruz 🙂 Inanır mısınız daha yeni 15 ayını doldurmuş küçük kelebeğim bile ‘hhuuuppp’ diye höpürdeterek içiyor çayını 😀
Bununla birlikte bir de oyun alanlarındaki trombolinlerde ya da gittiğimiz yerlerdeki hamak ve salıncaklarda biraraya getirmeye çalışıyorum kızlarımı.. Babasıyla benim gerçek çayımızı içerken (ve bölünmeyen sohbetler ederken) onların da birlikte keyifle oynayabileceği günlerin temelini atmaya çalışıyorum yavaş yavaş..
En son ki aktivitemizi de tesadüfen bulduk. Hatta onun da hikayesi şöyle. Büyük kızım elinde küçük beyaz bir sepet içerisinde küçük yuvarlak oyuncak paralar evin içinde koşuyordu. Tam kapıdan geçerken küçük kızım da orada olmuş bulundu ve çarpıştılar. Tabii dinamik kanunları işledi ve küçük kızım oldu düşen. Bunun üzerine küçük bir konuşma yaptım büyük kızımla ve inanır mısınız, cevap ya da tepki vermedi ama pür dikkat dinledi. Kardeşinin küçük olduğundan, onu korumamız gerektiğinden, nasıl ki anne ve baba onu koruyorsa onun da kardeşini koruyabileceğinden bahsettim. Sonra dedim ki eğer yanlışlıkla kardeşini iterse ve düşürürse ileride kardeşi onunla oyun oynamak istemeyebilir, oysa ki o büyüyecek ve birlikte çok güzel oyunlar oynayıp, çok eğlenecekler..
Daha konuşmam yeni bitmişti ki, sanki Allah söylediklerimi haklı çıkartmak ister ki yardımcı oldu bana ve büyük kızımın elindeki beyaz sepetten paracıkların biri düştü. Küçük kızım atıldı hemen, ben de dedim ki bakalım kardeşin getirebilecek mi bize. Önce istemedi ama bekledi, oturup, elimizi açıp bekledik ve küçük kızım bekleneni yaptı. O dakika oyuna dönüştü bu. Büyük kızım yerlere attı paraları, küçük kızım toplayıp sepete koydu, üstelik ben oyunun bir parçası bile değildim artık. Ne mutlu bana! Hatta bununla ilgili küçük bir videomuzda var, facebook sayfasına koyacağım az sonra 🙂
İşte böyle dostlar.. İki küçük çocuğu olunca insanın, ikisinin de oynayabileceği oyun bulmak nimet oluyor gerçekten. Daha doğrusu birbirleriyle oyun oyanayabileceklerini onlara göstermek, gösterebilmek önemli oluyor.. Bunlar küçük başlangıçlar biliyorum ama dileğim güzel paylaşımlara gebe olması ileride.. Siz neler yapıyorsunuz siz de yazın..
Kocaman sevgiler bir sonraki yazıma kadar..
Tabii ki burada yazılan örnekleri artırmak mümkün ama işin özü aynı sanırım..